Soybağının Kurulması Ve Reddi Davaları

  • Stj. Av. Merve Şiyhan
  • 1524146114463

Medeni Kanun düzenlemesine göre anne ve çocuk arasındaki soy bağı doğum ile kurulur. Baba ile soy bağı kurulması ise çocuğun annesi ile evli olma, tanıma, hakim kararı yolları ile mümkündür. Bu üç yol dışında ayrıca evlat edinme yolu ile de soy bağı kurulmuş olur.

Çocuğun Annesi İle Evli Olma Durumunda Soybağı Kurulması:

Evlilik içerisinde doğmuş çocuğun babasının, annenin kocası olduğu, kanun tarafından bir karine olarak kabul edilmiştir. Yine evliliğin sona ermesinden sonraki üç yüz gün içerisinde doğan çocuk da evlilik içerisinde doğmuş sayılır. Bu üç yüz günlük süre, Medeni Kanun’da iddet müddeti olarak tanımlanmıştır. Eşinden boşanan kadının, üç yüz gün içerisinde yeni bir evlilik yapabilmesi, hâkim kararı ile iddet müddetinin kaldırılması sonucunda mümkün olabilmektedir.

Soybağının Tanıma Yoluyla Kurulması:

Tanıma, evlilik dışında doğmuş olan bir çocuğun babası tarafından, nüfus memuruna veya mahkemeye başvurusu ile çocuğun kendi çocuğu olduğunu beyan etmesidir. Resmi bir belge veya vasiyetname yolu ile tanıma da mümkündür. Kanunun açık düzenlemesi gereğince başka bir erkekle soy bağı bulunan çocuk, bu bağ ortadan kalkmadıkça tanınamaz.

Soybağının Hakim Kararı Yoluyla Kurulması:

Kanuna göre anne ve çocuğun soybağının mahkemece belirlenmesi için dava açma hakları bulunmaktadır. Bu dava babaya, baba ölmüşse mirasçılarına karşı açılacak olup, mahkeme tarafından Cumhuriyet savcılığı ve Hazineye, dava anne tarafından açılmışsa kayyıma, kayyım tarafından açılmışsa anneye ihbar edilir.

Yürürlükteki Medeni Kanunumuz, “Evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün içinde doğan çocuğun babası kocadır…’’ demek suretiyle evlilik içinde doğan ya da evlilik içinde anne rahmine düşen çocukları evlilik ürünü çocuk saymakta ve bu çocukların babasının o evlilikteki koca olduğunu karine olarak kabul etmektedir ve çocuk babanın nüfusuna kaydedilir.  Bu karine “babalık karinesi’’ olarak adlandırılmaktadır.

Çocuk ile baba arasında gerçek bir soybağı yoksa babalık karinesinin çürütülmesi ancak soybağının reddi davası ile mümkün olup; aşağıda yer alan bilgiler ışığında dava hakkının kim veya kimlere ait olduğu, ispat külfeti ve hak düşürücü süreler belirtilmiştir.

Yargıtay HGK  2013/18-354 E.  ,  2013/1554 K. sayılı  06.11.2012 tarihli kararında;

“TMK m. 282 hükmü Soybağının kurulmasına ilişkin genel esasları düzenlemiştir. Düzenleme uyarınca ana ile çocuk arasındaki Soybağının doğum ile kurulacağı ifade edilmiştir (m. 282/1). Maddenin ikinci fıkrasında baba ile çocuk arasındaki Soybağının babanın ana ile evlenmesi, babanın çocuğu tanıması veya hakim hükmüyle kurulacağı düzenlenmiştir. Üçüncü fıkrada ise kan bağına dayanan Soybağının yanında, evlat edinme ilişkisi de evlatlık ile evlat edinen veya evlat edinenler arasında soybağını kuran bir yol olarak kabul edilmiştir.

TMK’nun 282. maddesinin birinci fıkrasına göre çocuk ile ana arasındaki Soybağının kurulabilmesi için, çocuğun, ana olduğu iddia edilen kadın tarafından doğurulduğunun tespit edilmesi yeterlidir. Çocuğu doğuran kadının evli olup olmaması Soybağının Kurulması için önem taşımamaktadır.

Ana ile evliliğin; çocuk ile babası arasında soybağını kurabilmesi; hem evliliğin çocuğun doğumundan önce gerçekleşmiş olması, hem de ana babanın çocuğun doğumundan sonra evlenmeleri halinde mümkündür. Evliliğin doğumdan önce gerçekleşmiş olması halinde; TMK’nun babalık karinesini düzenleyen 285.maddesi gereğince evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün içinde doğan çocuğun babasının koca olduğu karine olarak kabul edilmiştir. Bu karine uyarınca, evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün içinde doğan çocuk ile o evlilikte koca arasında soybağı kurulacaktır.”

İfadeleri yer almaktadır. Soybağının kurulması hususu ilgili Yargıtay kararı ile açıklanmaktadır.

Soybağının Reddi (Nesebin Reddi) Davasının Tarafları

Soybağının reddi davasını açma hakkı öncelikle koca ve çocuğa tanınmıştır. Koca ve çocuğun dava açma hakları tamamıyla birbirinden bağımsızdır. Koca, davasını ana ve çocuğa karşı açacaktır. Koca, gerçek bir soybağının mevcut olmadığı iddiasıyla babalık karinesini çürütmek amacıyla davasını, çocuk ve anaya karşı açacaktır. Bu durumda davacı taraf nüfusta görünen baba iken davalılar ana ve çocuk olacaktır. Çocuk, davasını ana ve kocaya karşı açacaktır. Soybağının reddi davasını çocuk açacak ise davasını ana ve nüfusta görünen babaya(kocaya) yöneltecektir. Çocuk için dava süreci ergin olmaması halinde farklılık gösterecektir. Ergin olmayan çocuk için soybağının reddi davası atanacak kayyım tarafından açılabilecektir. Ergin olmayan çocuğun velayetinin annede olması, anneye davayı velayeten açma yetkisi tanımamaktadır. Zira, çocuğun açacağı davada davalı taraflardan biri de ana olduğundan velayete dayalı dava açma hakkı menfaat çatışması oluşturacağından mümkün olmayacaktır.  Yine ana ile çocuk arasındaki menfaat ilişkisi gereğince ananın ergin olmayan çocuğa kayyım olarak atanması da mümkün değildir.

Öte yandan, MK m. 291/f.1 hükmü, belirli şartlarda koca ve çocuk dışındaki kişilere de soybağının reddi davası açma hakkı tanımaktadır. Kocanın dava açma süresi geçmeden ölmesi, gaipliğine karar verilmesi veya sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybetmesi hallerinde kocanın altsoyu (1.derece mirasçıları), ana ve baba (2.derece mirasçıları) ve baba olduğunu iddia eden kişiler de dava açabileceklerdir.

Yargıtay  HGK   2013/18-354 E.  ,  2013/1554 K. 06.11.2012 tarihli kararında;

“Babalık karinesinin çürütülmesi Soybağının Reddi ile mümkündür (TMK 286). Bu ise Soybağının Reddi davası ile sağlanabilir (TMK 286). Bunun dışında çocuk ile baba arasında kurulan Soybağının ortadan kaldırılması imkanı bulunmamaktadır. Bir diğer deyişle Asliye Hukuk Mahkemesinde açılacak kayıt düzeltme davası ile baba adının düzletilerek Soybağının Reddi imkanı bulunmamaktadır. Ancak burada dikkate edilmesi gereken husus şudur; Soybağının Reddi davası, ancak babalık karinesinin kapsamında yer alan, dolayısıyla babalık karinesinden faydalanan çocukların Soybağının ortadan kaldırılmasını sağlayan bir davadır. Babalık karinesinden faydalanma söz konusu olmaksızın, kocanın nüfus kütüğüne kaydedilen çocukla koca arasında Soybağının kurulması söz konusu olmadığı için, böyle bir durumda çocuk ile koca arasında Soybağının bulunmadığının tespitine yönelik olarak açılacak dava, Soybağının Reddi davası değil, yanlış kaydın düzeltilmesi amacına yönelik kayıt düzeltme davasıdır (MK m. 39).Örneğin kocanın eşi dışında bir başka kadın tarafından doğrulan çocuğu, eşinden doğmuş gibi nüfus kütüğüne kaydettirmesi ya da evliliğin sona erınesinden üçyüz gün geçtikten sonra doğan çocuğun üçyüz günlük süre içinde doğmuş gibi nüfusa kaydettirilmesi hallerinde durum böyledir.

Soybağının Reddi davası, TMK 286. maddesine göre, ancak baba ve çocuk tarafından açılabilir. Baba ve çocuğun dava hakları birbirinden bağımsız haklardır. Söz konusu maddeye göre kocanın açtığı Soybağının Reddi davasında davalı ana ve çocuk iken, çocuğun açtığı Soybağının Reddi davasında, davalı ana ve koca olmak zorunda ve davalılar zorunlu dava arkadaşıdırlar.”

Yine soybağının reddi davası ile ilgili hususlar Yargıtay kararlarınca da desteklenmektedir.

Soybağının Reddi Davasında Görevli Ve Yetkili Mahkeme

Soybağının reddi davasına bakmakla görevli mahkeme Aile Mahkemeleri olup, Aile Mahkemesi bulunmayan yerlerde ise Aile Mahkemesi sıfatıyla Asliye Hukuk Mahkemeleri görevlidir. Soybağına ilişkin davalar, taraflardan birinin dava veya doğum sırasındaki yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir.

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi   2015/1749 E.  ,  2015/2136 K. Sayılı 16.02.2015 tarihli

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Görevin Belirlenmesi ve Niteliği başlıklı 1. maddesinde mahkemelerin görevinin ancak kanunla düzenleneceği ve göreve ilişkin kuralların kamu düzeninden olduğu belirlendiğinden bu husus mahkemelerce yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Dava, Türk Medeni Kanunu'nun 286 ve devamı maddelerinde düzenlenen Soybağının Reddi istemine ilişkin olup 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. maddesinde 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere (TMK m.118-395) kaynaklanan bütün davalarda aile mahkemesinin Görevli olduğu hükme bağlandığı dikkate alındığında davaya aile mahkemesince bakılıp karar verilmesi gerekirken asliye hukuk mahkemesinin Görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiştir.

 İlgili Yargıtay kararından da anlaşıldığı üzere görevli mahkemenin aile mahkemesi olduğu açıktır. Asliye hukuk mahkemesi mi aile mahkemesi mi tartışmasına girmeye gerek dahi yoktur. Tereddüte mahal vermeyecek biçimde Yargıtay kararına da konu olmuştur.

Soybağının Reddi Davasını Açma Süresi (Hak Düşürücü Süre)

Soybağının reddi davası, koca için doğumu ve baba olmadığını veya ananın gebe kaldığı sırada başka bir erkek ile cinsel ilişkide bulunduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıllık hak düşürücü süreye tabidir. Anayasa Mahkemesi tarafından 25.6.2009 günlü, 2008/30 Esas, 2009/96 Karar sayılı kararla ’’her halde doğumun üzerinden beş yıl geçmesi’’ ibaresi iptal edilmiştir. Bu halde koca, baba olmadığını öğrendiği veya ananın başka bir erkekle cinsel münasebetini öğrendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde davasını açabilecektir. Öğrenme tarihinden itibaren bir yıl geçmesinden sonra açılacak davalar ise;

Ergin olmayan çocuğa atanacak kayyım, atama kararının kendisine tebliğinden itibaren 1 yıl içinde davayı açmalıdır. Çocuk, ergin olana kadar dava açmamışsa ergin olduğu tarihten itibaren en geç bir yıl içinde soybağının reddi davasını açmak zorundadır. Diğer ilgililer ve çocuğun babası olduğunu iddia eden kişi ise kocanın ölümünü, ayırt etme gücünü sürekli olarak kaybettiğini veya hakkında gaiplik kararı alındığını öğrenmelerinden itibaren 1 yıl içinde davayı açabilirler. Soybağının reddi davası için öngörülen hak düşürücü sürelerin geçmesi, kural olarak dava hakkının sona ermesine yol açacaksa da gecikme haklı bir nedene dayanıyorsa bir yıllık süre bu sebebin ortadan kalktığı tarihten itibaren işlemeye başlar. Haklı sebep, davacının kusuru olmaksızın, onu zamanında dava açmaktan alıkoyan sebeplerdir.

Soybağının Reddi Davasında İspat

Soybağı davasının ispatında dayanılacak sebepler, çocuğun evlilik birliği içinde anne rahmine düşmesi ile evlenmeden önce yahut ayrı yaşama sırasında ana rahmine düşmesine göre farklılık gösterecektir. Medeni Kanun, çocuk evlilik içinde ana rahmine düşmüşse, o evlilikteki kocanın baba olma ihtimalini çok yüksek gördüğü için babalık karinesini çürüterek soybağını reddetmek isteyen kocayı ağır ispat yükü altına sokmaktadır.  Çocuk, evlilik içinde ana rahmine düşmüşse koca ile ananın cinsel ilişkisinin imkansızlığı ya da çocuğun, kocanın ana ile kurduğu cinsel ilişkiden olmasının imkansızlığının ispatı gerekmektedir. Dava aşamasında tıbbi yöntemler, kan muayenesi, DNA testi gibi yöntemlerle ispat mümkündür. Öte yandan, soybağının reddini sağlamak için çocuğun evlenmeden önce veya fiilen ayrı yaşama sırasında ana rahmine düştüğünün ispatlanması gerekir. Fiili ayrılık hakim kararına dayanmıyorsa da, ayrı yaşama dair inandırıcı delillerin varlığı halinde soybağının reddini tıbbi yöntemler, kan muayenesi, DNA testi gibi yöntemlerle ispat etmek mümkündür.

Mahkemece Verilen Soybağının Reddi Kararı Ve Sonuçları

Soybağının reddi kararı yenilik doğuran hüküm niteliğindedir. Mahkemece verilen hükmün kesinleşmesiyle beraber, çocuk ile nüfusta görünen baba (koca) arasındaki soybağı geçmişe etkili olarak, çocuğun doğumu tarihinden itibaren ortadan kalkar. Çocuk doğum tarihinden itibaren baba yönünden soybağına sahip olmayan çocuk haline gelir. Çocuğun ana ile olan soybağı ise etkilenmez.

Nüfus Hizmetleri Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 23. Maddesi gereğince baba tarafından mahkeme kararı ile  soybağı reddedilen çocuk, anasının bekarlık hanesine, anasının soyadı ve onun bildireceği baba adı ile tescil edilir.