" Suçlar Ve Cezalar Hakkında " Üzerine Bir İnceleme
- Av. Nurgül Öztürk
- 1520590678323
Suçlar ve Cezalar Hakkında, Beccaria’nın 1764 yılında, genelde insan hakları ve hukukun daha özelde ise ceza hukukunun ilkelerine dair yazdığı bir kitaptır. Yazıldığı dönemin sosyal ve siyasal atmosferi göz önüne alındığında, insan hakları temelli bir söylemle kaleme alınmış olması kitabı çağının ötesinde bir konuma yerleştirmektedir. Kitap genel olarak 46 bölüm şeklinde, her bölümde ceza hukukunun ayrı ayrı ilkelerine yer verilmek suretiyle kaleme alınmış olup, tüm bölümleri ayrı ayrı yazamasak da kitabın felsefesini oluşturan bölümler genel olarak şu şekildedir:
1.Cezaların Kökeni, 2.Ceza Verme Yetkisi, 3.Suçlar ve Cezalar Arasında Oran, 4.Cezaların Ölçüsünde Yanılgılar, 5.Cezaların Amacı, 6.Yasaların Yorumu, 7. Yasaların Anlamlarının Açık Olmaması 8.İşkence Hakkında 9.Tutuklama Üzerine 10. Ölüm Cezası Üzerine, 11.Cezaların Ilımlı Olmaları, 12.Başa Konulan Ödül Hakkında vs…
Kitabın çağının ötesinde söylemler içermesi, ceza hukukunun temel ilkelerini bugün modern ceza sistemlerinde tanımladığımız şekliyle anlatması, modern ceza sistemleri bakımından önemlidir. Eser bu haliyle, insan hakları, daha özelde ise savunma hakkı temelli bir anlatım içeriğine sahiptir. Bu bağlamda, eserin bu felsefe üzerine kurulmuş olduğuna dair birkaç somut örneklem/alıntı yapmamız gerekirse;
Eserin 2. Bölümü olan “Ceza Verme Yetkisi” başlıklı bölümünde “Bir insan üzerindeki bir başka insanın otoritesi, eğer kesin zorunluluktan kaynaklanmıyorsa, bu bir zorbalıktır.” Denmektedir. Yazar burada, yargıçların ceza verme hakkının ancak bir zorunluluk halinde meşru sayılabileceğini belirtip, bu zorunluluğu ise toplumsal sözleşmenin de zeminini oluşturan, toplumun bireylerinin, toplumun esenliği adına kendi haklarından feragat etme durumuna bağlıdır. Beccaria’ya göre, bu zorunluluk hem toplumsal sözleşmenin zeminini oluşturur hem de yargıçların ceza verme yetkilerini meşru bir hale getirir. Bölümün devamında, “Hukuk sözcüğünün güç sözcüğüne karşıt olmadığı gözlemlenmektedir. Ancak, birincisi, daha çok ikincisinin değişime uğramış bir biçimidir. Yani daha çok insandan oluşan topluluk yararına değişime uğramış biçimi. Adalet sözcüğüyle sadece bireysel çıkarları birleştiren zorunlu bağpı amaçlamaktayım. Bu bağı sağlama zorunluluğunu aşan bütün cezalar, doğaları gereği haksızdır, hukuka aykırıdır.” Demek suretiyle de bu düşüncelerini pekiştirir.
Eserin “Sonuçlar” başlıklı 3. Bölümünde “Suçlara ilişkin cezaları yalnızca yasalar belirler, Bu otoritenin kaynağı, toplumsal sözleşmeyle birleşmiş bütün toplumu temsil eden yasa koyucunun kendisidir.” Söylemlerine yer verilmiştir. Bu söylemlerin modern ceza sistemlerinin kabul ettiği ceza hukukunda kanunilik ilkesiyle paralel bir yanı vardır. Bu bağlamda, bu ilke henüz daha 18. Yy’da Beccaria tarafından net bir şekilde ele alınmıştır, ki Sami Selçuk da “Beccaria bu bölümde her şeyden önce suç hukukunun ve ceza yargılamasının insan hakları bildirilerine ve sözleşmelerine geçen ilkelerini ortaya koymaktadır. Bunlar, “yasasız suç olmaz:nullum crimen sine lege” ve “yasasız ceza olmaz:nulla poena sine lege” ilkeleridir.” Diyerek Beccaria’nın benimsediği ilkelere açıklık getirmiştir.
Aynı bölümün devamında “Toplumsal sözleşmeyi(yasayı)çiğneyen birini yargılamak artık hükümdarın işi olamaz. Öyleyse olayın gerçek olup olmadığını belirleyecek, bu konuda çıkan uyuşmazlığı çözüp yargılayacak üçüncü bir kişinin olması gerekir.” Denerek, bugün dahi ülkemizde zaman zaman tartışma konusu edilen yargı erkinin yasama ve yürütmeden ayrılması gerektiğinin altı çizilmiştir. Yargının bağımsızlığının anlatıldığı bu bölümde yazar, yine çağının ötesinde bir bakış açısıyla fikirlerini açıklamıştır.
Her bir bölümde bu ilkelere ilişkin çok güzel, etkileyici demeçler olmasına karşın benim de en etkilendiğim bölüm “ölüm cezası üzerine” bölümünde yer alan şu söylemlerdir: “Genel iradenin yansıması olan ve insan öldürmekten tiksinen ve onu cezalandıran yasaların bu suçlardan birini bizzat kendilerinin işle(t)meleri ve tasarlayarak adam öldürmek eyleminden yurttaşları uzaklaştırmak için herkese açık yerde tasarlayarak cinayet işlemesini buyurmaları bana saçma bulunmaktadır.” Bugün dahi, idam cezasının gelip gelmemesi üzerine tartışan bir toplumun 300 yıl önce yaşamış bir düşünürün fikirlerine kulak vermesi gerekmektedir.
Eser üzerine her bir bölüme ilişkin yazılacak birçok inceleme bulunmaktadır. Özellikle işkencenin hukuka ve insan doğasına ve ceza hukuku ilkelerine aykırılığı konusunda yazılmış olanlar bir teori ve fikir anlatımından öte, şiirsel ve edebi bir anlatıma da sahip olması bölümün eşsizliğini kanıtlamaktadır.
Eser genel anlamda; modern hukuk ilkelerini 300 yıl önce anlatmış olması, bugünkü sistemlere ilham vermesi açısından özellikle ceza hukuku bağlamında doldurulamayacak bir yere sahiptir.
Avukat Nurgül Öztürk, 2017
Son Yazılarımız
- Hukuka Aykırı Arama Sonucu Elde Edilen Delillerin Mahkumiyet Hükmüne Esas Alınması Adil Yargılanma Hakkının İhlalidir
- Av. Nurgül Öztürk
- 1525099412485
- Güncel Değişiklikler Işığında Adi Konkordato-2
- Stj. Av. Merve Şiyhan
- 1525093656886
- Güncel Değişiklikler Işığında Adi Konkordato-1
- Stj. Av. Merve Şiyhan
- 1525093528947
- Soybağının Kurulması Ve Reddi Davaları
- Stj. Av. Merve Şiyhan
- 1524146114463
- Temyiz Dilekçelerinin Taraflara Karşılıklı Tebliğ Edilmemesi Hukuki Dinlenilme Hakkının İhlalidir
- Av. Nurgül Öztürk
- 1524088205067
- Hukuk Yargılamasında İstinaf Kanun Yolu
- Av. Cenk Beken
- 1523282755461
- 3. Kişinin Haciz İhbarnamesine Gerçeğe Aykırı Beyanı
- Av. Nurgül Öztürk
- 1519323823302
- Kişisel Verilerin Kullanılması Suretiyle Sahte Sosyal Medya Hesapları Açılması-1
- Av. Nurgül Öztürk
- 1521033982387
- " Suçlar Ve Cezalar Hakkında " Üzerine Bir İnceleme
- Av. Nurgül Öztürk
- 1520590678323